31 Mart 2015 Salı

EMZİRME VE BAĞLANMA ARASINDAKİ İLİŞKİ


Artık televizyonlarda uzmanların, doktoraların hepsi aynı şeyi söylüyor: Çocuklarınızı olabildiğince çok  emzirin. Fakat bazı anneler aşağıda yazacağım sebeplerden dolayı çocuklarını emzirmek istemiyorlar. Oysaki emzirme çocuğun beslenmesi için sadece yararlı değil sosyal- duygusal, zihinsel gibi gelişim alanları için de bir o kadar faydalı.

Öncelikle anneler neden emzirmek istemez konusuna giriş yapalım. Birinci sebep; anneler göğüslerinin emzirmeden dolayı sarkacağını düşünürler ve genelde altıncı aydan sonra bu olayı keserler. Yüksek lisans dersini aldığım hocamın bugünkü söylediklerini referans göstererek şunu açıklamalıyım ki sarkma emzirmeden dolayı değil, hamile kaldığınızda değişen/artan bazı hormonlarınızdan kaynaklıymış. Yani, gönül rahatlığıyla bebeğinizi o bırakana kadar emzirebilirsiniz. Çocuk sahibi olmaya karar vermişseniz, buna razı gelmek durumundasınız. J Bunun dışında takviye verilen mama veya yiyeceklerin anne sütünden daha yararlı olduğu düşüncesi annelerin bu süreci kısa tutmak istemelerine neden olabiliyor. Artık biliniyor ki hiçbir besin anne sütü kadar değerli değil. Çocuğunuz hazır mama ile birkaç vitamini alabilir ama diğerlerini alamaz. Ama anne sütünde çocuk için hazırlanmış fiziksel ve zihinsel gelişimine katkı sağlayan tabiri caizse bir iksir var. Ve bunu en değerli varlıklarınızdan esirgememeniz gerektiğini düşünüyorum. (Aklıma şu an emzirmeyi kısa tutmaya neden olan başka bir sebep gelmiyor, sizin düşündüğünüz başka bir sebep varsa yorum olarak yazabilirsiniz.)

Gelelim emzirme sürecinin bebeğin farklı gelişim alanlarındaki etkilerine. Fiziksel gelişim açısından düşünürsek, bebek tüm vitaminleri, proteinleri barındıran anne sütünü düzenli bir şekilde içerek beyin gelişimi de dahil olmak üzere genlerinin ona sunmuş olduğu gelişim sürecinde ilerler. Duygusal gelişimin bir alt kavramı olan bağlanma duygusu, da anne çocuğu emzirirken kuvvetlenir. Bebektir bilmez desek de haftalar, hatta günler geçtikçe bebek çevresindeki insanları, ihtiyacı olduğunda yardımına koşan kişileri tanır ve onlarla duygusal bir bağ kurar. Bebekler yetişkine bağlı, onların insafına kalmış varlıklardır. Dolayısıyla, en çok gördüğü kişi genelde onun temel ihtiyaçlarını gideren kişi olacaktır. Bu ihtiyaçların başında beslenme gelir. Bebek acıktığında hemen ona yemek sağlayan annesine ilk olarak bağlanmaya başlayacaktır. Ama çocuğun anneyle duygusal bağ kurması, ona güvenmesi, benim güvenli cennetim demesi için annenin sadece bebeğini yedirmesi, altını değiştirmesi yeterli değil. Emzirme sürecinde bebekle nasıl iletişime geçtiği de önemlidir.

“Emzirme sürecinde dikkat etmelisiniz?” sorusunu cevaplamaya çalışayım simdi de. Birincisi, onunla bu süreçte göz teması kurmalısınız. Çocuk, ona besin sağlayan kişiyi gözlerine, yüzüne bakarak tanımalı. Ve sizin de yüzünüzden bunu yaptığınızdan dolayı mutlu olduğunuzu hissetmeli. İkincisi, çocuğun rahat rahat emmesi için ona zaman vermelisiniz. Hemen işiniz çıktığı için yatağına yatırmamalısınız, o istemediği zaman bırakacaktır zaten. Üçüncüsü, emmese dahi sizin kucağınızda durmaktan zevk aldığı için emer pozisyonda kalmak isteyebilir, belki de bu onu rahatlatıyordur. Bitti deyip kucağınızda indirmemenizi tavsiye ederim. Ayrıca sizin kucağınızı tanıması için olabildiğince kucaklamaya çalışın. Kaynağı hatırlayamıyorum ama bebeklerin en güvende oldukları yer anne karnıdır. Ve doğduktan sonra bebekler bu ortamda yaşamakta isterlermiş. Bu dersi aldığım hocam, prematüre doğan bebeğine ana kucağı yapıp anne karnı kadar dışarının da güvenli olduğunu bebeğine hissettirmek, yine annesinin yanında olduğunu anlamışını sağlamak istemiş ve kızını bir bezle kendine sarmıştı. Siz de çocuğunuzla bağınızı kuvvetlendirmek için böyle bir şey yapabilirsiniz. Bu gün ilk defa yine aynı hocamdan “acı süt” kavramını öğrendim. Çocuğu emzirme süreci ve sonrasında onunla yukarıda saydığım tekniklerin hiçbirini uygulamayan annelerin verdiği süte deniyormuş. O bebekler için kim bilir ne kadar acıdır L. Anneyi tanıma, onunla duygusal bağ kurması ile bebek emeklemeye başladıktan sonra güvenli cenneti olduğunu düşündüğü annesinin olduğu her ortamda etrafı keşfetmeye daha kolay ve hızlı bir şekilde başlayacaktır. Keşfedebileceğini bile düşünebilmek çocuğun öz güveninin olduğunun bir göstergesidir aslında.  Ve buna başladığında oyuncaklarla oynarken büyük kasları, eğer onun gibi bir bebek veya çocuk varsa sosyal gelişimi ilerleyecektir.

Yukarıda yazdıklarımın çok kesin ama soyut yorumlar olduğunu düşünebilirsiniz. Şimdi bu söylediklerimi bir deneyi anlatarak ve bunun videosunu paylaşarak aklınızda somutlaştırmaya çalışacağım.  Harlow adında bir araştırmacı bebek maymunu bir kafese koyar ve bu kafeste canlı olmayan iki büyük maymun oyuncak vardır. Birinin gövdesine biberon gibi bir cisim yerleştirerek yavru maymunun bu oyuncak maymundan beslenmesini sağlamayı amaçlamıştır. Ama bu maymunun tüyleri, postu yoktur, demirden yapılmıştır. İkinci büyük oyuncak maymun ise yumuşak bir pelüşle kaplanmıştır. Fakat bu maymun ise süt vermemektedir. Aşağıda videoda da görebileceğiniz gibi bebek maymun sütü demir maymundan içtikten sonra hemen pelüşten yapılmış maymunun kucağına gidiyor. Ve bebek maymun korkutulduğunda yemek vermeyen ama sıcaklık veren maymunun kucağına atlıyor. Yardım etmesi için ondan medet umuyor. Ve yine son deneyde ise demir maymunun, birkaç oyuncağın içine atıldığı bir odada yavru maymun etrafı keşfetmeye başlamıyor bile. Korku içinde bir köşeye siniyor, zavallıcık. Her şeyin aynı olduğu demir maymunun değil de diğer maymunun bu sefer yerleştirildiği odaya atılan bebek maymun hemen annesi olarak düşündüğü cansız maymuna sarılıyor, belli bir süre geçtikten sonra etrafı merakla keşfetmeye başlıyor. Yukarıda bahsettiğim şeye geldik şimdi aslında; önemli olan bebeğe acı süt vermek değil ona şefkat, sevgi, sıcaklı, güven duygusu vermek. Bebek maymun karnını her ne kadar demir olandan aldığı besinle doyursa da güven duygusunu yumuşak olandan sağlıyor.

Son olarak, soracaksınız kendi kendinize niye insanlar üzerinde değil de bu deney maymunlar üzerinde yapılmış. Birincisi, hiçbir anne bebeğinin korkmasını istemez. İkincisi, insan üzerinde araştırma yapmanın belirli etik kuralları var ve bu kurallardan biri deneğin hiç alanda zarar görmemesi gerektiğidir. Hiçbir araştırmacı bebeklerin psikolojisini bozmak istemez değil mi? J Peki neden maymunlar? Çünkü memeli türünde olan ve zekâ seviyesi yüksek olan canlılardan biri olduğundan dolayı maymunlar seçiliyor. Canlının memeli olması emzirmenin olması, bebek bakımının anne tarafından içgüdüsel olmasını sağlıyor. Bu sebeple memeli canlılar seçiliyor, insana benzer yakın çocuk bakma davranışları olduğu için de aynı zamanda.

Bu konu hakkında söylenecek çok şey var aslında çok sıkmamak adına yine uzun yazdığımı düşünsem de kısa tuttuğumu var sayın lütfen. Umarım yazdıklarımın faydalıdır J.

Hiçbir bebeğin acı süt içmemesi umuduyla…

NOT: (İngilizce bilmeyen veliler için ) Video İngilizce ama yukarıdaki paragrafta yazdıklarıma dikkat ederek izlerseniz, kolaylıkla anlaşılabilir.

 

 

1 yorum:

  1. emzirmek cok onemli kesinlikle, ama emziremeyenler de hic suphesiz emziren anneler kadar bebegi besleme surecini bir baglanma surecine donusturebilirler...

    YanıtlaSil